31 Ocak 2016 Pazar

Yapılacak o kadar çok "güzel" iş var ki!



Selamun Aleykum

Telefonumun "Notlar" bölümüyle çok samimiyiz. Kendi kendine konuşmak gibi bir nevi. Bazen yapmam gerekenleri yazıp kendi gözümü korkuttuğum, tükettikçe sevindiğim listeler oluşturuyorum içinde. Bazen de kitaplardan hoşuma giden cümleler, aklıma gelen fikirler, hayaller, kendi kendime güldüklerim, söylendiklerim vesaire vesaire.Şöyle bir şey not etmişim mesela;

Yapılacak o kadar çok iş vardı ki.
Yapılacak o kadar çok iş var ki.
Yapılacak o kadar çok iş var olacak ki. 

Tanıdığım ve çok sevdiğim bir büyüğümden “Söylenmedik söz kalacak diye korkuyorum. Birçok kimse ilmini söyleyemeden mezara gidiyor, gitti diye üzülüyorum. Yazmak lâzım diye düşünüyorum.” sözünü duyduğumda gözlerim dolmuştu. Kendisi bu diyarlardan göçeli çok oldu. Kalmıştır ki söylenmedik sözü, onca öğrettiğinden dahası. Yıllar da eklense ömrüne, dahası kalırdı ki. Öylesine hazine işte bazı insanlar.



Bizler o kadar dolu olamasak da, olmaya çalışmaya devam etsek de yaşadıkça.. Bardağımızın dolduğu kadarını da kendimize saklamamamız lazım. Bardak kırılıyor, ömür bitiyor. Ne cam kâr kalıyor bize, ne de boş yere biriktirdiğimiz su. Üstelik yaşarken israf ettiğimiz suyun kabarık faturasını nasıl öderiz sonra? Yani; faydasız işlere harcadığımız veya yaşadıkça hayra kullanmadığımız, başkalarına yardım sağlamadığımız zekamız/bilgimiz/eğitimimiz gün gelir bize hesap sormaz mı?

Bir şeyler yapabiliriz, hayır, çok şeyler yapabiliriz. Şu “boş yere biriktirme” noktasında özellikle. Annem hep der size fayda sağlayan şeyi başkasıyla da paylaşın.Paylaştıkça, biz de bu diyarlardan göçtüğümüzde bile sevaba ortak olacağız; paylaştığımızın paylaştığı da ilmini bir başkasıyla paylaşırken bile.Muhteşem bir şey, burada adalet değil hepimizi kayırma var! Bir adım attığımızda birçok adıma torpilliyiz!



Dünya bu kadar küçülmüşken güzel işlerle uğraşan, faydalı ilim sahibi olan kişiler tarafından ulaşılmamış o kadar çok insan var ki hala.
Bu konularda hassasiyetimiz olsun ömür boyu. Bize bahşedilenlerin hakkını ödeyemeyiz ama dilerim ki samimiyetle o niyette, o yolda son bulsun ömrümüz.

Âmin. 

*İhtiyacı olanlarla gülüşünü paylaş. 
** İhtiyacı olanlarla ilmini/imanını/bilgini paylaş.

~ÇufÇuf

Ya Tahammül Ya Sefer ekibine yeni katıldım.Arkadaşlarım uzun zamandır benden yazı bekliyorlardı ve çok şükür sonunda yazabildim.Yazmayı pek beceremeyen biri olarak söylüyorum hiç kolay bir şey değilmiş arkadaşlar.Verilen emeğin kıymetini bilin rica ederim :)

Selametle

16 Ocak 2016 Cumartesi

İŞİN ÖZÜ:HAYDİ!

         Uzun zaman oldu sizlere yazmayalı. Yoğunluktan başımızı kaldıramadığımız aylardı. Elhamdülillah güzel neticelerle atlattık .Bu süreçte bedenim gayet yorgun iken ruhum hiç dingin değildi. Sürekli dalgalıydı. Kayalara çarpıp durdum, hırpalandım. Büyük bir sorguydu içimdeki. İlerideki meslek yaşantımı, hayatı, dünyayı, yapmak istediklerimi sorgulamakla geçip durdu günlerim. Gerçekten Müslümanca yaşabiliyor muyduk, ilerleyen zamanlarda sistemin bizlere getirdikleriyle hedefimizden şaşacak mıydık; mesleğimizin hakkını verebilecek, ahlakımızı yitirmeyerek iffetimizle yaşayabilecek miydik? Geniş bir sorgu yelpazesi değil mi? Beyin error veriyor bir müddet sonra gerçekten. Şöyle bir duruyorsun. Kaçmak mı yoksa mücadele etmek mi? Mücadeleyi seçsek mükafatı mükemmel ama bir hayli rampalı ,taşlı çakıllı yol…Kaçsan nereye kaçacaksın, Yolun bir kısmını gitmişsin bile, kıyamıyorsun emeklerine, çektiğin streslere. Bunlar içinde yüzüp ilerlemeye çalışırken kramp girdi ruhuma. Çırpındım, boğulacaktım. Birilerinin duyması gerekiyordu. Bağırdım, bağırdım, bağırdım. Biri beni duysun, elimden tutup çeksin çıkarsın beni bu girdaptan istedim. Anne babanız hayattaysa çok şanslısınız, sizi duyup kurtarıyorlar hemen. O esnada da şunu çarptılar yüzüme benimkiler. ‘’Sen çok gelecekle dertleniyorsun, kurcalayıp sonra da boğuluyorsun. Şimdide yüzüp, şimdiyi düşünmelisin.’’ Çok doğruydu. Şimdide nefes alıyorduk, şimdide mücadele ediyorduk. Şimdide seviyor, şimdide ağlıyorduk. Gelecek dediğimiz bir o kadar yakınken, bir o kadar da uzaktı bizlere. Geleceğe kavuşmak, mutlu mesut yaşamak ise belirsiz bir toz bulutuydu. Böylelikle bir silkindim, kendime geldim. Zaman zaman işini seven hocalarımızla ve arkadaşlarımızla da vakit geçirince enerji doldurdum ruhuma. Derin bir nefes alıp oksijeni içinize çektikten sonra hayata devam ediyorsunuz bir şekilde.
         Bu aralar çok olumsuz haberlerle iç içeyiz ne yazık ki. Çocuklarına kıyabilen anneler(!), terör, birtakım yersiz tartışmalar, hakaretler, tehditler…Bizler bunları es geçemeyiz. Bu sorunları duymalı, görmeli, çözümlemeliyiz. Ama ne yazık ki bizler bazı şeyleri çözümleyemez, eleştiremez olduk. Duymamız, görmemiz saliselerimizi alır oldu. Bir çocuğun yaşadığı travmayı, yüreği kan ağlayan anneleri, sokaklarda kalmış aileleri ,hayatından geçmiş, bir o kadar umutlu. ama bir o kadar da çaresiz mülteci kardeşlerimizi… Duyuyoruz, görüyoruz. Sıcacık evimizde, çayımızla sosyal medyadan paylaşımlar yapıyoruz. Eee sonra? Eyleme geçiyor muyuz? Bizlerin eylemden anladığı bir tek sövmek olmuş. Ama sadece başkalarını sövmek, suçlamak. Ya biz? Kendimize sövebiliyor muyuz? Yıkıcı eleştire eleştire bir hal olduk etrafı.Yapıcı eleştirmeyi unuttuk. Yapıcı eleştiride bulunsak kırmadan, yıpratmadan, önyargısız…O zaman çözümleme kısmına geçip birşeyler yapabileceğiz belki de.
         Anne, baba, çocuk, vatan evladı, torun, toplum, ümmed olmayı unutmuşuz. Müslümanca yaşamayı unutmuşuz. Batı’nın en gereksiz şeylerini örnek alır olmuş neslimiz. Bilimi, sanatı, insanlığı unutmuşuz. Çürümüş kalbimiz…Evimizdeki kazanlar dedikodu kaynatır olmuş, kul hakkı nedir unutmuşuz. Goygoy olmuş muhabbet merkezimiz. Biz demeyi unutmuş, ben olmuş soyumuz.
         Bunların düzelmesi için zihniyet değişimine ihtiyaç var ne yazık ki. Bunun için ise evimizden başlamalıyız işe ben ne yapabilirim ki demeden. ’’Eğitim ailede başlar’’ diye öğretildi bizlere. Ailemizden başlayacağız bizler de. Eyleme içimizden başlamamız lazım. Artık soframızın tuzu kitaplar, kalp atışlarımız ümmed olacak. Böyle böyle ışık dolacak yolumuz.
        Aliya İzzetbegoviç-İslam Deklarasyonu bana yakın çevrem tarafından tavsiye edilen kitaplardan biriydi. Yeni okuma fırsatı buldum. Bugünlerde okuyup irdelemenizi şiddetle tavsiye ederim.
        ‘’Ufukta ancak bir çıkış görünmektedir. Bu da İslami düşünen ve öyle hisseden yeni entelejansıyanın meydana getirilmesi ve toplanmasındadır’’ diyor Aliya bir yerde. Bunu bir köșeye not alın.
          Keyifli  okumalarınız olsun efenim,sağlıcakla kalın.