Bayağıdır yeni yazı yazmıyordum. Yazmıyorduk daha doğrusu. İçimden yazmak gelmiyordu bir süredir. Birçok neslin toplamda görmediği bir sürü olayın şahidi olan bir nesil olarak, yaşadığımız olaylar öncesinde bizi yıldıran terör olayları gönlümüzü biraz daraltmıştı ama neyse ki inşallah güzel günler bizi bekliyor. Buna inancım tam. O yüzden bu gün de yazmanın tam zamanı dedim ve baktım da neredeyse nisan ve mayıs dolaylarından bu yana yokmuşum ortada. Bizden haberler vererek başlayayım en iyisi...
Tahammül artık son sınıf tıp öğrencisi yani "İNTERN DR" Yaşamayan bilmez tabi bu unvanın anlamını. Cerrahi stajıyla bu döneme merhaba dediği için kendisi şu an yarı çevrimdışı diyebiliriz. Lakin İTF'liler isteseler de tam olarak çevrimdışı olamazlar. Mizaçlarına aykırı bir durum. O yüzden o tempoya alıştığı vakit ve yükü az da olsa hafiflediğinde onu da buralarda göreceğiz. Gerçi o da benden bayağıdır bir yazı bekliyordu. Bu yazıyı yazdığımdan da haberi yok :)
Bendeniz de işte bu iki üç ay içinde çoğu kişinin belası olan KPSS ile atanarak devlet memuru oldum birazcık ucundan kıyısından. O sebeple rutin hayat insanı olmakla meşguldüm bu süreçte. Elim değmedi bilgisayara desem yeridir. (Tabi iş bilgisayarı hariç. Hem bu işle beraber klavyeyi daha hızlı kullanmaya başladım.) Tabi atandığımı öğrendiğim gibi çalıştığım yerde bastım istifayı ve hali hazırda Kudüs'e gitmeye hazırlanan arkadaşımın peşine takıldım.
Tabiii bu yazıda asıl uzun uzun anlatacağım konu da bu...
Tabiii bu yazıda asıl uzun uzun anlatacağım konu da bu...
Tahammül ile bu blogu açmadan önce Tumblr'da mini mini yazarken kendi kendime söz vermiştim. Gezi anılarımı da yazacağım inşallah diye. Biraz geç de olsa adımın hakkını burada vereyim dedim. Böyle yazdığıma bakmayın. Yükseklik korkusu olan biri olarak ne uçağa binmişliğim vardı ne de yurt dışına çıkmışlığım. Pasaportum bile yoktu. Allahtan yanımda bu prosedürleri bilen biri vardı da kendimi güvende hissediyordum. Bu arada yol arkadaşımı da tanıyorsunuz. Nam-ı diğer ÇufÇuf. Aslında adından onun bu potansiyelini biliyor olmanız lazımdı :)
Ben pasaportumu çıkarttım ÇufÇuf da hızlıca yeniledi.
25-28 Mayıs tarihlerinde oradaydık.
25-28 Mayıs tarihlerinde oradaydık.
Merak edenler olur diye ben her detayıyla anlatacağım ziyaretimizi.
ÇufÇuf ne kadar yurt dışına çıkmış olsa ve bu beni rahatlatsa da efsanelerle ve zalimliğiyle anlatılan bir İsrail devleti var karşıda bekleyen. Aracılığıyla gittiğimiz Sıla Tur bu konuda tecrübeli bir şirket olmasına rağmen biz çok bilmediğimiz için hem vize olur mu olmaz mı merak içindeydik bir süre. Bir yandan da daha önce gitmiş olan ablalarımızla konuşuyoruz. Onlar rahat konuşuyorlar ama takip ettiğimiz Kudüs haberlerinde Yahudi bayramlarında Müslümanlara yapılanları okuyoruz. Daha doğrusu bizim orada olacağımız tarihe denk geleceği için panik oluyoruz. Bu bayramlar da bir iki gün süren bayramlar değiller. O günlerde Müslümanların dışarı çıkışlarıyla ilgili kısıtlamalar bizi endişelendiriyor haliyle ama bunların iç yüzünü oradayken daha iyi anlıyoruz. Sonrasında bunlara da değineceğim.
Bir sıkıntı olmadan uçuş günümüz geliyor. Sabiha Gökçen'e grubumuzla buluşmaya gidiyoruz. Tabi grubumuz önceki gruplara göre fazlaca kalabalık olduğu için bizden önce giden kafiledekiler çoktan varmıştı bu süreçte. Bizim bu kalabalık oluşumuz oraya gittiğimizde İsrail askeri için de bir çekince sebebi oldu iyi anlamda :)
Gidişte tek üzüntümüz Kudüs'e yıllarını vermiş ve her şeyini çok iyi bilen rehberimiz Musa Biçkioğlu'nun İsrail'in engeli sebebiyle gelemeyeceğini haber almamızdı. Tur rehberliğimizi haliyle tek başına grup liderlerinin desteğiyle Besim Kaplan üstlendi.
Uçağa alınmadan önce ilk İsrail esintisi valiz hazırlığı ile ilgili soru prosedürüydü. (Dil,din vs farketmeden aynı soruları soruyorlar.Güvenlik gerekçesiyle.)
İsrail'in başkenti Tel Aviv'e yaklaşık iki buçuk saat sonrasında vardık. Tabi hep anlatılan efsanelerden biri olarak pasaport kontrolünde bizi nelerin beklediğini hepimiz merak ediyorduk. Çünkü gruptaki neredeyse herkes ilk defa gelmişti. O sırada yolculuğun sonuna kadar bizi güldürmeye devam eden teyzemiz ortamın gerginliğini yumuşatarak ÇufÇuf ve bana belki de ömrümüzce unutamayacağımız o komik soruyu sordu: "Kızım biz şimdi Suriye'ye mi geldik?"
Kabul edin siz de olsanız bu soruya çok gülerdiniz. Sonradan da öğrendiğimiz üzere teyzemiz 75 yaşında olmasına rağmen birçok ülkeyi gezmiş biriymiş. Yolculuk sırasında çok anılarmız oldu zaten kendisiyle :)
Biz teyzemize İsrail'e geldiğimizi anlatırken önümüzden iki kişiyi gişedeki suratsız görevliler bekletmek için kenara almıştı bile. Çok geçerli bir sebep olmaksızın gruplardan kişileri tutarak bir yıldırma politikası uyguluyorlar kendileri.1 saat sürmeden de geçişe müsaade ediyorlar.
Hepimiz toplandıktan sonra grup liderleriyle buluşup otelimize (St George Hotel) geçtik. Otele giderken Yahudilerin ışık bayramının ilk belirtilerini insanların otoban kenarında ateş yakıp başında oturduklarını izleyerek görmüş olduk. Otele varınca akşam yemeğimizi yiyip biraz dinlendik.
Yürüme mesafesinde olan Mescid-i Aksa'ya tur boyunca bizimle ilgilenen grup liderimiz Bilgehan Bey eşliğinde (Gıyabında burdan ona ve Mücahit Bey'e de teşekkür etmiş olayım.) ilk defa sabah namazı için gittik.
ve büyük buluşma...
Kabul edin siz de olsanız bu soruya çok gülerdiniz. Sonradan da öğrendiğimiz üzere teyzemiz 75 yaşında olmasına rağmen birçok ülkeyi gezmiş biriymiş. Yolculuk sırasında çok anılarmız oldu zaten kendisiyle :)
Biz teyzemize İsrail'e geldiğimizi anlatırken önümüzden iki kişiyi gişedeki suratsız görevliler bekletmek için kenara almıştı bile. Çok geçerli bir sebep olmaksızın gruplardan kişileri tutarak bir yıldırma politikası uyguluyorlar kendileri.1 saat sürmeden de geçişe müsaade ediyorlar.
Hepimiz toplandıktan sonra grup liderleriyle buluşup otelimize (St George Hotel) geçtik. Otele giderken Yahudilerin ışık bayramının ilk belirtilerini insanların otoban kenarında ateş yakıp başında oturduklarını izleyerek görmüş olduk. Otele varınca akşam yemeğimizi yiyip biraz dinlendik.
Yürüme mesafesinde olan Mescid-i Aksa'ya tur boyunca bizimle ilgilenen grup liderimiz Bilgehan Bey eşliğinde (Gıyabında burdan ona ve Mücahit Bey'e de teşekkür etmiş olayım.) ilk defa sabah namazı için gittik.
ve büyük buluşma...
Sabah ezanı okundu. Biz cemaatle namaza durduk derken ilk rekatta secdeye varmadan hoca duaya başladı. Ne dediğini anlamasak da iyi bir şeyler için ettiğinden emindik. Sonrasında grup liderimizden öğrendik ki bu her zaman olan bir şey değilmiş. Şanslı günümüzdeymişiz meğerse.
Mümkün olduğunca sabahın ilk ışıklarına eşlik eden kuş sesleriyle tefekküre dalmak için mescidde kalmaya çalıştık. Çünkü 6 gibi otelde olmamız gerekiyordu. Kahvaltıdan sonra tur başlayacaktı. Dediğim gibi hem ordan uzaklaşmak istemediğimiz hem de kendi başımıza (tabi ne cesaretse) sokaklarda kaybolmak istediğimiz için gruptan ayrı hareket ettik. Geldiğimiz yoldan tek başımıza geri dönmemiz de grup liderimize garip gelmiş olacak ki siz namazdan sonra nasıl döndünüz diye sorgulama gereği duydu kahvaltı esnasında :)
Ama haklı değil miyiz?
Siz karar verin.
Mümkün olduğunca sabahın ilk ışıklarına eşlik eden kuş sesleriyle tefekküre dalmak için mescidde kalmaya çalıştık. Çünkü 6 gibi otelde olmamız gerekiyordu. Kahvaltıdan sonra tur başlayacaktı. Dediğim gibi hem ordan uzaklaşmak istemediğimiz hem de kendi başımıza (tabi ne cesaretse) sokaklarda kaybolmak istediğimiz için gruptan ayrı hareket ettik. Geldiğimiz yoldan tek başımıza geri dönmemiz de grup liderimize garip gelmiş olacak ki siz namazdan sonra nasıl döndünüz diye sorgulama gereği duydu kahvaltı esnasında :)
Ama haklı değil miyiz?
Siz karar verin.
Zaten sokaklarda kaybolmak diye bir şey yok diyebiliriz. Sabahın bu erken vaktinde bile sizi ara sokaklarda birileri bulup yolu bulmanıza yardımcı olmaya çalışıyor. Siz yok hayır falan deseniz de tarif ediyorlar. Eşlik ediyorlar. Bir kereden fazla yaşadığımız için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Devamı diğer yazıda...
Devamı diğer yazıda...
ordaki hayat nasil?
YanıtlaSilGeç gördüğüm için geç cevap vermiş oldum. Kusuruma bakmayın. Eski Kudüs sınırları içerisinde kendimizi İstanbul tarihi yarımadasında gibi hissettik kesinlikle. Hele ki Türk olduğumuzu duyunca hemen içlerine alıyorlar. Biz oldukça kendilerini güvende hissettiklerini özellikle defalarca ifade ediyorlar.
Sil